21 Şubat 2007 Çarşamba

Rodezya diye bir yer var mıydı?



Biraz geriden gidiyoruz ama, geçtiğimiz haftalarda gösterime giren Blood Diamond - Kanlı Elmas filmi hakkındaki fikrimi, Oscar ödülleri dağıtılmadan önce yazmakta fayda var...

Kanlı Elmas, bu yıl 79. kez verilecek olan Oscar Ödülleri için En İyİ Erke Oyuncu (Leonardo Di Caprio), En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Djimon Hounsou), En İyi Kurgu, En İyi Ses Tasarımı ve En İyi Ses Miksi dallarında aday oldu.

Edward Zwick'in yönettiği Kanlı Elmas, aynı adı taşıyan kitaptan uyarlanmış bir film. Batı Afrika sahilindeki küçük ülke Sierra Leone'de 1990'lı yıllarda süren iç savaşın, ülkenin zengin elmas madenlerinden pay alma çabası içindeki elmas kartelleri tarafından desteklendiğinin altını çizen film, Afrika'da olup bitenlere karşı "duyarlılığı" ile Hollywood için "çıkıntı" sayılabilecek bir yapım.

Leonardo Di Caprio'nun bu filmdeki eski Rodezyalı paralı asker rolü hakkında bir kaç söz etmek istiyorum. Brad Pitt gibi Leonardo Di Caprio da, bana bebek yüzlü, yaşını göstermeyen, oyunculuktan çok fotomodelliğe yakınmış gibi gelir hep. Fakat Gangs Of New York'tan bu yana Di Caprio hakkındaki fikrim değişti, oyunculuğunu da çok takdir ediyorum. Öyle tahmin ediyorum ki Blood Diamond, Di Caprio'nun kariyerinde çok özel bir film olacak. Çünkü bu filmdeki rolüyle En İyi Erkek Oyuncu Oscar'ı alabilir. Şimdiki adı Zimbabwe olan eski Rodezyalı paralı asker Danny Archer rolü ile belleklere kazınacağını düşünüyorum. Çünkü o temiz yüzlü iyi aile çocuğu görünümlü Di Caprio, filmin başından sonuna kadar berbat Rodezyalı aksanıyla, paradan başka efendi tanımayan gözüpek ve iyi niyetli olmayan paralı asker ve anti-kahraman olarak filmin temposunu tutuyor. Bütün o kanlı, patlamalı ve koşuşturmalı sahneler boyunca gözümüzü ondan alamıyoruz.

Filmin bir diğer Oscar adayı oyuncusu Djimon Hounsou, iç savaşta ailesi kaçırılan ve oğlu paralı asker olarak alıkonan, kendi de madende çalışmaya zorlanan bir balıkçıyı (Solomon Vandy) canlandırıyor. Bulduğu kocaman pembe elmas o kadar büyük ki, onu yöneticilere vermeyip saklıyor. Paralı asker Danny Archer ise, böyle bir elmasın varlığından haberdar olduğu andan itibaren bu elmasın peşine düşüyor. Çünkü bu elmas Afrikalı Solomon Vandy için de, Danny Archer için de hayatının geri kalanının garantisi. Akademi üyelerinin böyle yürek burkan, göz yaşartan hikayelere, mazlumlara karşı yüfka yürekli bir tarafı var. Gaylere, lezbiyenlere, kölelere, soykırıma ya da ırk ayrımına uğrayanlara fazladan oy veriyorlar gibi geliyor bana. (Ama objektif olmak gerekirse, bir senaryo yazarı ya da yönetmen için de en etkileyici hikayeler bunlar. Ben olsam, ben de böyle bir hikaye seçerdim.) Djimon Hounsou yufka yürek kontenjanından ödül alabilir ya da Eddie Murphy'ye ödülü kaptırabilir (Zira Dream Girls'ün hikayesi de öyle).

Kanlı Elmas, film müziği dalında aday gösterilmedi fakat filmin ses tasarımı ve miksi o kadar başarılı ki, başından sonuna kadar helikopterlerle, kalaşnikoflarla yan yana olduğunuz hissine kapılıyorsunuz. Biliyorsunuz film müziğinin iyisi, sahnenin ambiyansı içinde eriyip giden, film bittikten sonra size "müzik nasıldı?" diye sorulduğunda temasını hatırlayamadığınız müziktir. Yüzüklerin Efendisi gibi bir "score" yazılmamış bu filme. Bu yüzden hatırlayamıyorum, müzik de iyiydi galiba...


Mesaja Dikkat


Filmin Oscar ödüllü bir diğer başrol oyuncusu Jennifer Connelly, Afrika'ya yabancı bir gazeteci Maddy Bowen'ı canlandırdığı rolüyle "iyi" ama "göz kamaştırmıyor". Filmde Danny Archer ile tanıştıkları sahnede Archer Rodezyalı olduğunu söylediğinde "Artık Zimbabwe orası" diye başlayan bir diyalogları var. Di Caprio, ailesi Rodezya'daki iç savaşta öldürülüp, küçük yaşta yetim kaldığı için Günay Afrikalı paralı askerlerin arasına katılmış ve yıllarca komutanı ne derse yapmış, eski bir paralı asker. Filmin geçtiği 90'lı yıllarda Rodezya diye bir ülke kalmamış, 1979'da Zimbabwe Cumhuriyeti kurulmuş olmasına rağmen ısrarla "Rodezyalıyım" diyor. Bu söz oldukça ilgi çekici. Çünkü 19. yüzyılda sömürgeleştirdiği topraklardaki madenlerin işletilmesi için Britanya Krallığı'ndan imtiyaz alan Cecil Rhodes"un (ki kendisi "beyaz adam") adını taşıyan bu topraklarda yerli halkın Zimbabwe, Zambia ve Malawi Cumhuriyetlerini kurması 150 yıl süren kanlı savaşların sonunda gerçekleşebiliyor. Çünkü Rodezya'da krom, altın ve kömür başta olmak üzere pek çok maden var ve ülke yıllarca beyaz azınlık tarafından yönetiliyor. Buradaki ince gönderme ile "oralarda cumhuriyet kuruldu, başa siyahlar geçti ama hala sömürge, orası hala Rodezya" deniyor.

Filmin geçtiği Sierra Leone'nin de kaderi Rodezya'dan farklı değil. Sierra Leone'nin zengin elmas madenleri var, ülkede cumhuriyet kurulmuş, siyahlar başta. Fakat hükumete karşı ayaklanmış gerillalar var. Elmas ve uyuşturucu ticareti yapan gerillalar, elmas kartelleriyle yasa dışı ticaret yaparak para kazanıyor ve bitmeyen bir iç savaş sürüyor. Bu elmaslara kanlı elmas denmesinin sebebi, madenlerde iç savaşta tutsak edilenlerin köle gibi çalıştırılması, iç savaşta gerillaların çocukları asker ve işçi olmaya zorlaması ve kan dökmekten çekinmemesi. Bu yolla elde edilen elmaslar belgesiz ve yasa dışı olduğu için, film elmas tüketicilerinin kanlı elmas konusunda bilinçlendirilmesini de kendine misyon edinmiş durumda. Bu nedenle gazetelerde Jennifer Connelly ve diğer film ekibi topluma mesajlar veriyor. Hatta ekip, Oscar Töreni'nde elmas takacak yıldızlara "kanlı olmayan" elmas takmaları konusuna bir çağrıda bulundu (Aman Allah'ım ne sorumluluk, ne sorumluluk!!!).

Ödül töreninde göreceğiz kaç kişi hangi elmasları takacak... Fakat filmde kartel olarak bu ticaretten sorumlu tutulan elmas markası (muhtemelen) uydurma olduğundan, kimin piyasaya kanlı elmas verdiğini bilemeyeceğiz. Alırken sertifika sormalıymışız. Sanki elması Afrika'nın dağında bulan, kaçak yollardan ülkeden çıkaran, işleten ve satanlar için yasal bir sertifika hazırlamak imkansızmış gibi...

Filmin hatırlanası bir diğer sahnesinde Danny Archer TIA diye bir kısaltmanın açılımını anlatıyor Maddy Bowen'a: This Is Africa (Afrika Böyledir). Paralı askerlerin her türlü haksızlığı, insan hakları ihlali ve vahşeti mazur görmek için ya da olduğu gibi kabullenebilmek için kendi aralarında kullandıkları bir deyim bu. Filmin birkaç sahnede görünüp yok olan selvi boylu karizması, Archer'ın baba bildiği Albay (Arnold Vosloo) da pembe elmasın peşinde. Bu yüzden filmin sonlarına doğru evlere şenlik bir operasyon yapıp elmas madenini tarumar ediyor. Fakat filmin anti-kahramanı Archer, Albay'a bir kazık atıp, baştan anlaştıkları gibi paylaşmak yerine, Albay'ı vurarak elmasa tek başına sahip olmak istiyor. İşte, Albay vurulmuş yerde yatarken, Archer'ın Albay'ına son sözü This Is Africa oluyor... (Mesajlardan mesaj beğenin, yorum yok.)

25'inden sonra yazıma eklemeler yapacağım. Ses ve En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar favorim Kanlı Elmas. Bekleyeceğiz ve göreceğiz...

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Danny 31 yaşında ve film 1994 yılında geçiyor.Öyleyse 1973 yılında doğmuş yani Rodezya'nın varlığında.Bu da onu Rodezyalı yapar.

Adsız dedi ki...

İngiliz Maden işletmecisi Cecil Rhodes kendi adını o topraklara(Rodezya'ya) vermiştir.
Rodezya emperyalizmin Afrikadaki adıdır !... (Dinçer Karatepe)

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails