25 Şubat 2010 Perşembe

Hem tanıdık hem yepyeni: Vogue Türkiye

Vogue Türkiye'nin birinci sayısı bugün bayilerde. Nihayet. Dün ise derginin özel olarak numaralanmış ilk 1000 kopyası, koleksiyonerler için özel olarak satışa sunuldu. 11, 12 ve 13 numaralı kopyaları aldım. İşte izlenimlerim.

23 Şubat 2010 Salı

Bu konsept tutar mı?

 
Nişantaşı Vali Konağı Caddesi'nde yanyana duran iki kahveciye (Starbucks ve Caffe Nero) nisbet yapar gibi tam karşılarına açilmış bir başka kahveci var: Zamane Kahvesi. Logosundaki güler yüzlü kağıt bardağa bakıp take away kahve servisi yaptığını sanmayın. Aslında gayet modern bir muhallebici burası.

19 Şubat 2010 Cuma

İnternet sizi vezir de eder, rezil de...

 
Yukarıdaki mide bulandırıcı resim için özür dilerim ama konuya dikkat çekmek için yaptığım küçük bir gazeteci numarası bu, affınıza sığınıyorum.

Geçenlerde TripAdvisor'dan gelen bir e-postayı açtığımda  ben de bu manzara ile karşılaştım. Tamamen şok ediciydi.

18 Şubat 2010 Perşembe

Lüks ölmedi, içimizde yaşıyor...

İnternette rastladığım bir yazıda ünlü moda tasarımcısı Carolina Herrera'nın "lüks geri döndü" türünden sözlerinin yer aldığı bir röportajdan bahsediliyordu. Özetle, Carolina Herrera'nın gözlemlerine göre ekonomik durgunluğun geçtiği ve lüks tüketimin yeniden başladığı yazılıyor. Acaba gerçekten öyle mi?
Dünyaca ünlü bir modacı olarak Carolina Herrera'nın müşteri kitlesinin lüks tüketimin başını çeken kişiler olduğuna şüphe yok (Herrera'nın butiklerinde giysi fiyatları 1.500 ile 10.000 dolar arasında değişiyor). Ekonomik kriz zamanında lüks tüketimde bir gerileme olduğunu da hepimiz biliyoruz. Carolina Herrera, müşterilerinin hala temkinli olduğunu ve eskiden elbiselerini ikişer-üçer alan müşterilerinin bile sadece en beğendiği parçayı aldığını söylüyor. Buna rağmen yakın zamanda açılan Las Vegas butiğinde 7.900 Dolarlık bir elbise, deyim yerindeyse "peynir-ekmek gibi" satmış. 

Bu haberi okuyup, Amerikan ekonomisinin iyiye gitmekte olduğuna ilişkin çıkarımlar yapılabilir. Haberde yer alan ve benim dikkatimi çeken bir diğer bilgi ise Herrera'nın tasarımlarından, moda ve lüks anlayışından vazgeçmeden maliyetleri, doğal olarak da satış fiyatlarını düşürdüğüydü.  Tabii ipekli kumaşlardan lüks gece elbiseleri yaparken maliyeti düşürmek için terzilerinizi işten çıkaramazsınız. Bu nedenle Carolina Herrera markasında fiyatlar ancak %10 kadar düşmüş. Öte yandan Herrera,  CH Carolina Herrera adında daha ucuz bir alt marka oluşturmuş. Bana göre bu, kısır döngüsel bir çelişki. Çünkü siz lüks tüketim azaldığı için alt markalar oluşturuyorsunuz fakat alt markalar tüketiciyi bir şekilde lüks tüketime yönlendiriyor. Lüks tüketimde talep artınca fiyatlar da artıyor ve bu da lüks tüketimin azalmasına neden oluyor.

10 Şubat 2010 Çarşamba

Küp şeklinde havyar

İnternette gördüm çok ilgimi çekti. Ünlü havyar üreticisi Petrossian, özel bir yöntemle havyarı presleyerek küp şeklinde havyar ezmesi parçaları oluşturmuş. 20 gr.'lık kavanozlarda 45 Dolar'a satışa sunuluyor. Her kavanozda ortalama 18 adet küp var. Küpler havayla temas etmesin diye özel bir yağ kullanılıyor, havyarın aromalı bu yağı dökmeyip başka yemeklerde de kullanabiliyorsunuz.


Peki bu havyar neyle nasıl sunuluyor? LA Times'ta yazılanlara göre, Hollywood'taki Petrossian Boutique and Restaurant'ın menüsünde limon ve füme somonlu linguini ve votkayla birlikte sunuluyormuş. Hmmm, ilginç... New York Times'taki bir makalede de yukarıdaki kanape fotoğrafını gördüm. Denemek lazım...

4 Şubat 2010 Perşembe

District 9 "berbat" bir film mi? Oscar alabilir mi?

 
Önceki gün Oscar adayları açıklandı. Sinemalarda (en azından Türkiye'de) çok fazla gişe başarısı gösteremeyen bir film de en iyi film adayları arasındaydı: District 9 (Yasak Bölge adıyla gösterildi). Film gösterime girdiğinde Habertürk'ten Rahşan Gülşan filmi beğenmediğini ve "berbat" bir film olduğunu yazmıştı. Başka eleştirmenler de, asıl işi sinema yazarlığı olmayan Rahşan'ın kendi işine bakmasını söylemişti, o ne anlardı...

Oscar adaylığı açıklandığında, District 9'ı tekrar anımsadım ve bloguma film hakkında yazmamıs olmamın haksızlık olduğunu düşündüm. Elbette buraya her izlediğim filmi yazmıyorum (aslında yazsam ne çok hit alırım, internette en çok aranan kelimeler sinemayla ilgili). "Kayda değer" olanları tercih ediyorum. Tam da bu nedenle District 9'ı yazmamış olmak filme haksızlık olacaktı. Öte taraftan Rahşan Gülşan'ın neden "berbat" bulduğunu da çok iyi anlayabiliyorum, bununla ilgili de bazı yorumlarım olacak.

2 Şubat 2010 Salı

Richard Branson, şimdi de okyanusları fethediyor!

 
 Dünyadan uzaya ticari uzay yolculuklarını başlatan çılgın girişimci, macera tutkunu Richard Branson yeni bir ticari girişimiyle hayalgücünün sınırlarını zorlamaya devam ediyor. Branson'un yeni fikri, özel yapım bir denizaltı ile okyanuslarda turist gezdirmek. San Fransisco merkezli Hawkes Ocean Technologies ile anlaşan Branson, özel yapım Deep Flight Merlin modelini kendi müşterilerinin hizmetine sunuyor. 

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails