28 Temmuz 2009 Salı

En tatlı ticaret : E-ticaret Top 10



Yaz aylarını boş geçirmiyoruz sevgili okuyucular. Editörünüz sizin için e-ticaret sitelerini tek tek dolaşıyor ve "internetten alışveriş etmek için en harika siteler rehberi" hazırlıyor. Kozmetik, giysi, ayakkabı, iç çamaşırı, takı, çanta ve ünlü tasarımcıların çalışmalarını satın alabileceğiniz siteleri tek tek inceliyorum. Yabancı sitelerden Türkiye'ye postalama yapanları, en düşük gönderim ücreti alanları araştırıyorum. Güneş gözlüğünden güneş kremine "en ucuz", "en bol çeşit", "en iyi markalar" ve "en çok promosyon" yapanlar, bu rehberde özel başlıklar altında yer alacak.

Rehber tamamlanana beklemeden, sizlere özel bir Türk sitesinden bahsetmek istiyorum. Çok yakın zamanda açılan Limango, belli dönemlerde, anlaşmalı markaların belli ürünlerini sadece burada bulabileceğiniz fiyatlarla satışa sunuyor. Örneğin Michael Kors ve Guess markalı güneş gözlükleri indirimde ve kampanya bugün bitiyor. Bu hafta boyunca Spazio markalı elbiseleri, Columbia markalı outdoor giysilerini, ADV markalı erkek giysilerini, Givenchy, Lanvin, Paul Smith ve Burberry markalı parfümleri indirimli olarak satın alabilirsiniz. Sitede gelecek kampanyalar duyuruluyor ve üyeler özel e-postala bilgilendiriliyor. Yurt dışında çok popüler olan -ama şu anda ne yazık ki adını hatırlayamadığım- o sitenin sistemini kullanıyor. Kısa zamanda başarılı olacağına inanıyorum çünkü bazı ürünler yarı fiyatının da altında satılıyor.

Siz yeter ki internette ne aradığınızı bilin. Nerede bulacağınızı burada bulacaksınız : )) Bekleyin, pek yakında geliyor...

20 Temmuz 2009 Pazartesi

TRT 2'de Parantez programındayız

22 Temmuz Çarşamba akşamı saat 19.35'te TRT 2'de Jülide Ateş'in sunduğu Parantez programının konusu "bloglar ve blog yazmak". Program konuklarından biri editörünüz. Türkiye'nin ünlü blogları Devletşah, Baba Olmak ve Gamze Tüysüz'ün yazarları ile blog yazmak, sanal dünya ile gerçek dünya arasındaki ilişkiler ve ilgi alanlarımız konusunda konuşuyor olacağız. Programın bir bölümünde sevgili Eray Endeş ile de Blog Ödülleri hakkında bir söyleşi var.

İlgilenenlere duyurulur.

19 Temmuz 2009 Pazar

Of, çok sıcaaakk...

Soğuktan ve sıcaktan pek fazla etkilenmezdim. Eskiden... Nedense bu yaz sıcağı daha fazla hissediyorum. Yaz günü serinlemek için herkes kavun karpuz yer ya... Ben yemem. Yani yemezdim eskiden... Oldum olası yerken şapur şupur ses çıkarılan, suyu ağzınızın kenarından akan meyvelerden hazzetmem: Mesela karpuz, mesela kavun, mesela şeftali.

Evimde klima yok. Çoğu zaman karşılıklı açılan iki pencereyle elde edilen cereyan yeterli oluyor. Yaz aylarında Dr. Osman Müftüoğlu'nun tavsiyesi bol bol sıvı tüketmek, pul biber, soğan sarmısak yemek. Bunu daha önce de duymuştum: Mesela Hindistan gibi çok sıcak ülkelerde bol baharatlı ve acılı gıdalar tüketmek, insanları daha fazla terleterek sıcağa daha dayanıklı hale getiriyormuş. Ayrıca yiyeceklerin baharat, limon, sirke ya da maydanoz, fesleğen vb. ile tatlandırılması "bu yemeğin bir şeyi eksik" diye habire tuz ekmenizi de engelliyor.

Peki bunların şu şahane iştah açıcı resimle ne ilgisi mi var? Çok sevdiğim yemek dergileri Gourmet ve Bon Appetit'teki eski reçeteleri bulabileceğiniz tapılası yemek sitesi Epicurious'ta dolaşırken buldum. Bizim geleneksel yiyeceğimiz karpuz-beyaz peynirin salatasıdır efendim. Epicurious'ta geçmiş yıllar içinde yayınlanmış karpuz salatası reçetesi hayli fazla. Resimdeki salata karpuz, beyaz peynir, roka ve dolmalık fıstıkla yapılmış. Salata sosunda limon, sirke ve tuz kullanılıyor (Sanırım tarife gerek yok; biraz ondan, biraz bundan, doğrayıp karıştırın işte...). Reçetelerde karpuz ve ricotta peyniri (tatlı lor da olur bence), salatalık, domates, taze nane, fesleğen, semiz otu, balsamik sirke gibi malzemelerle yapılan salatalar da var. Hatta reçetelerden birinde zeytinyağı da kullanılmış. Karpuzun üzerine zeytinyağı dökmek kulağa biraz tuhaf geliyorsa da, İtalyan ve İspanyollar yiyorsa, biz neden yemeyelim? Bu hafta deneyeceğim...

7 Temmuz 2009 Salı

Yemekseverler diyet yapabilir mi?



Adı çok iddialı bir kitap var elimde: Çatal - Yemekseverlerin Gerçek Diyet Kitabı. Kitapçıda görsem şöyle bir karıştırıp yerine koyardım. Bende olmasının sebebi, yazarının doktorum olması. Doktor Murat Görgülü iç hastalıkları uzmanı. Kitabın tanıtım bölümünde, insanların beslenme bozukluğuna bağlı hastalıklar konusunda bilinçlendirilmesi ve rahat okunabilir bir kaynak olması için yazıldığı anlatılıyor. Oysa, kitabın adını görünce ne umuyoruz? Şöyle Mehmet Yaşin gibi ağzımızı şapırdata şapırdata yiyeceğimiz (ama hiç kilo almayacağımız), "damağımızı çatlatan" yemek tarifleriyle dolu bir kitap bulacağımızı umuyoruz, değil mi? Yok öyle bir şey! Yanlış anlaşılmasın, kitapta yemek tarifleri var elbette. Yok dediğim şey, öyle kendimizden geçip önümüze konan her şeyi yiyip de incecik kalmak...

Kitabımıza dönecek olursak, kitabın içinde besin maddelerinden vitaminlere kadar beslenmeyle ilintili pek çok kavram anlaşılır bir dille açıklanıyor. Şişmanlığa bağlı hastalıklar, obezite, diyet türleri ve etkileri anlatılıyor, egzersizin önemi vurgulanıyor. Buraya kadar, gazetelerde okuduklarımızdan pek farklı bir şey yokmuş gibi görünüyor. Hep yazılan temel konular. Kitabın içinde genişçe yer verilen kalori cetvelleri ve ayrıntılı besin değişim tabloları ise diyet yapanların kafalarındaki soru işaretlerini gidermelerine yarayacak bilgiler içeriyor. Aslında bu bilgiler, bence şu bakımdan önemli: Kilo vermeye karar veren biri diyetisyene gider. Eline "bir kibrit kutusu kadar peynir" diye başlayan bir liste verilir. Kişinin işi gücü vardır. Öyle her istediğinde 120 gr. ızgara tavuk göğsü yeme şansı yoktur. Diyetisyenini arar, "şimdi restorandayım, menüye bakıyorum, ızgara tavuk göğsü yerine şunu yesem olur mu?" veya "kiraz bulamadım, şeftali yesem olur mu?" diye sorar. Cep telefonunda uzun uzun pazarlık edilir, "onu ye, ama bunu yeme" diye... Benzeri hikayeler duymuşsunuzdur. Duymadınız mı? Yapmayın, çevrenizde hayatında en az bir defa ünlü ve pahalı diyetisyenlere gitmiş birileri mutlaka vardır. Ve mutlaka diyetisyeniyle bu tür konuşmaları yapmıştır... Özetle, öğrencilik günlerinize geri dönüp, besin türlerini hatırlarsanız, kitaptaki besin değişim tablolarında yer alan hangi karbonhidratın yerine hangisinden ne kadar yerseniz diyetinizin bozulmayacağını kolayca öğrenebilirsiniz. Yemekseverlere iyi haber! Hal böyle olunca da, kitaba göre yiyemeyeceğiniz pek bir şey kalmıyor. Üstelik ölçüler avuçla, bardakla, kaseyle veya adetle. İki köfte kadar et yemeniz gerektiğinde kabaca, göz kararı, ne kadar yiyeceğinizi kendiniz tayin edebilirsiniz. O an seçenekleriniz arasında et yoksa, protein olarak ne alabileceğinizi yine bu değişim tabloları aracılığıyla görebilirsiniz. Kitaba niye "yemekseverlerin gerçek diyet kitabı" dendiğini böylece anlıyoruz. Kitabın yaklaşık dörtte biri yemek tariflerine ayrılmış. Aralarında ekmek tarifleri bile var. Kitabı okuyunca göreceksiniz, ekmek diyetlerde yasaklanan bir yiyecek değil zaten. Aksine, tüketilmesi tavsiye ediliyor (hayır efendim, istediğiniz kadar değil).

Merak edenler kitabın içeriğini buradan görebilir ya da buradan sipariş vererek satın alabilir.

NOT: Bu gibi kitapların teorik bilgilerin derlendiği çalışmalar olduğunu düşünenlere, Doktor Murat Görgülü'nün, kendi de 20 kilo vermiş bir kişi olduğunu not düşmek istiyorum. Bundan sonraki kitabı da sanıyorum Crunch - Sporsevmeyenlerin Gerçek Egzersiz Kitabı adını taşıyacak...

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails