7 Nisan 2010 Çarşamba

Akaretler Yokuşu'nu çıkmak için iki iyi neden - I

Maçka ile Beşiktaş Akaretler arasındaki yokuş yani eski adıyla Spor Caddesi, yeni adıyla Süleymen Seba Caddesi, kısa ama dik bir yokuştur. Dik olduğundan inmesi de çıkması da zordur. Beşiktaş'a inen kestirme bir yol olduğundan, İTÜ öğrencileri dışında bu yolda pek fazla yürüyen insan göremezsiniz. Yürüyen insanın olmadığı yerde açılan dükkanların da ticari açıdan pek fazla şansı yoktur. Akaretler Sıraevleri'nin restorasyonu tamamlandığında buraya biraz hareket gelir gibi olmuştu. Hatta Sıraevlerin en ucundaki The North Shield Pub da civarda çalışanlar arasında epey popülerdi.
Çok beğenilen bir mekan olmasına rağmen kar edemediği için kapandı. Birkaç yıl önce Akaretler Sıraevleri'nin başına şehrin en HIP otellerinden bir olan W Hotel İstanbul açılınca, civarda hareket başladı. Yeni mağazalar ve restoranlar açıldı. Açılışına katıldığım ama şu anda ismini bile hatırlayamadığım birkaç tanesi kısa süre içinde kapandı.

Uzun zamandır Akaretler Yokuşu'ndan yaya olarak geçmiyordum. Geçenlerde eski arkadaşım Melih Doğan e-posta yollamış, "Akaretler'de Der Die Das'ın işletmesini yapıyorum" diye. Melih'i 1990'lı yıllardan beri tanırım. Beyoğlu'nda fenomen olmuş Cafe Frappe'nin ilk sahiplerindendir, sonrasında Cafe Krepen ve Sugar Club gibi mekanları da işletmişti. Melih, işini seven biri olduğundan, işlettiği her mekana sıcak bir atmosfer katmayı bilir. Onun eli değen bir yerde, müşteriler kendini müşteri gibi hissetmez; orası bir arkadaşın evi gibidir, rahat edersiniz. Yemekler hem nefis, hem uygun fiyatlıdır. Melih sürekli işinin başındadır ve müşterilerini tanır. Ayrıca eğlendirme ve insanları rahat ettirme konusunda da çok yeteneklidir. Bu nedenle iki-üç ay gibi kısa bir sürede Der Die Das, haftanın belli akşamları canlı DJ performaslarının gerçekleştiği, gündüz yemek yenen, akşam ise doya doya eğlenilen harika bir yere dönüşmüş. Akaretler'deki bir kafe için inanılmaz bir başarı.

Bu hafta Der Die Das'a uğradım. Öğle saatiydi, çok kalabalıktı. Melih bana bahçeyi gezdirdi ve havalar güzelleştiği için bahçeyi yeniden düzenleyeceklerini söyledi. Sigara yasağı geldiğinden beri, yemek ya da içki verilen bir yerde açık bir alanın olması şart oldu. Der Die Das'ın ev eşyalarıyla döşenmiş sıkış tıkış hali bana, The House Cafe'nin Nişantaşı'nda bir apartman içine açılan ilk yerini hatırlattı. Melih Çeşme'deki Der Die Das'tan başka Şişhane'de de üçüncü bir şubenin açılacağını söyledi. İsabet olur. Hatta Şişhane'nin Akaretler'den daha iyi iş yapacağına bahse girerim. Der Die Das'ın Facebook'taki grubunda 1700 küsur takipçisi var. Ben katılmadım ama fotoğraflardan DJ gecelerinde çok eğlendikleri belli oluyor. Akaretler'e gitmek için yeterince davetkar, değil mi?

Saat epey geç olduğundan, yokuşu çıkmak için ikinci iyi nedeni yarın yazacağım.

NOT: Der Die Das'ta müşterilerin kendilerini evlerinde gibi hissetmesi personelin de öyle hissetmesini gerektirmez. Garsonların yandan çizgili Adidas eşofman giymesi hiç de "cool" değil. Öyle olduğunu söyleyen -bu eşofmanlar biraz düşük belli olduğundan- garsonları kesmek (!?) istediği için söylüyordur. Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla ; )

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails