31 Mart 2007 Cumartesi

Helva yapmak kolay olsaydı...



Nişantaşı'nda (çok yeni olmamakla birlikte güneşli günlerde yer bulamadığınız için) "yeni yeni popülerleşmeye başlayan" bir kafemiz var: Backhaus. Eski Burberry mağazasının yerinde Akkavak Sokak'ta. Girişte pasta reyonu var, donut'lar, kruvasanlar, cheesecake'ler, pastalar ve kurabiyeler. Zemin katta ve asma katta oturup yemek yeme imkanı var, hatta Tunaman Çarşısı ile aradaki minik parka bakan cepheye masa konuyor, açık havada da oturabiliyorsunuz.

Backhaus, Alman ya da Flamanca galiba. Çünkü burada donat'a farklı bir ad veriliyor (neydi unuttum), kuzey Avrupalı bir markanın franchise'ı izlenimi var, fakat böyle bir logosu böyle olan bir marka bulamadım internette. Neyse, bunu ilgilisini bulunca soracağım. Özetle Nişantaşı'nda harika bir konumda, harika ekmek ve tatlıları olan, son derece modern görünümlü bir kafemiz oldu. Fakat...

Un var, şeker var, yağ var... Fakat... helva yapmak o kadar kolay olsaydı, herkes yapardı. İş köşebaşı dükkanı kapıp, garsonları birörnek giydirmekle bitmiyor. Backhaus bir süre sonra düşük ciro yapmaktan kapanırsa hiç şaşmam. Müdavimleri de "bu kadar hoş bir yer niye tutmadı?" diye şaşırır belki. Öncelikle Backhaus kafası karışık bir yer. Kafe mi, pastane mi, restoran mı? Geniş dükkanı bulunca hem o, hem bu, hem şu olmak istemiş. Çorba 5 YTL, salata 12 YTL, tost 5.5 YTL, kahve 3 YTL. Fiyatlar ucuz mu pahalı mı sizce? Yiyecek pahalı, kahve çok ucuz. Dışarı verdikleri poğaça, kruvasan, simit vb. de Divan ya da Konak pastanesine göre daha ucuz. Ürünlerini bu şekilde konumlandıran bir markanın, pastane-kafe gibi çalışmasını bekleriz. Fakat madem o koca dükkana kira ödeniyor ve masalar var (ki Nişantaşı'nda böyle bir yerin kirası 6.000-10.000 USD arasındadır), o zaman yemek de verelim de ciro artsın diye düşünülmüş galiba. İşte o noktada da işletme kendi ipini çekmiş bence.

Backhaus'ta mutfak alt katta, çay,kahve ve pastalar üst katta. Adisyon hazırlanan servant arkada, yazar kasa ve pos cihazları ön tarafta. Tam bir kaos var. Dolayısıyla masaya oturtulan, yemek yemesi ve daha yüksek hesap ödemesi beklenen müşteri için dakika bir gol bir... Tost geliyor, çay gelmiyor. Adisyon geliyor, para üstü bir türlü gelemiyor. Mesela iki kişi öğle yemeği yiyecek. Biri çorba ve salata söyledi, diğeri tost ve çay. Çorba alt kattan, tost ve çay üşt kattan, salata yine alt kattan, müşterinin soğuk içeceği varsa yine üst kattan geliyor. İki kişiye servis yapmak garson için tam bir kabus. Beklemek de müşteriler için... Hele dışarı oturmuşsanız...

Özet: İyi pasta yapmak ayrı bir iştir, restoran işletmek ayrı... Backhaus'a aceleniz varken ya da ayaküstü birşeyler yemek için gitmenizi önermem. Ama çoluk çocuk geniş geniş oturup, uzun bir pazar kahvaltısı yapalım, biraz da güneşlenelim derseniz, Nişantaşı'nda daha iyi bir yer bulamazsınız. Backhaus'u Laptop'ımızla gidilesi kafeler listesine de ekleyelim unutmadan...

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails