27 Ekim 2009 Salı

Filmekimi 09 izlenimlerim

Bu sene şans (!?) eseri Filmekimi için bolca vaktim oldu. Şu sıralar işsizim ve spor salonum da Galata'da. Vakit bol, Beyoğlu yolumun üstü... Filmekimi'ne gidilmez de ne yapılır? Biletler satışa çıktığı gün Biletix'ten alacaktım. Gündüz seansları 3,5 TL, bol bol alırım diye düşünüyordum. Baktım Biletix'te 4,75 TL, kalktım Beyoğlu'na gittim. Bilet başına 1,25 TL tasarruf edeceğim hesapta... Uzun bir kuyruk vardı Emek Sineması'nın önünde, olsundu, vaktim boldu... Yarım saat bekledikten sonra sıra bana geldi:

- Ona yer var mı?
- Yok.
- Buna yer var mı?
- Yok.
- E o zaman şuna bir bilet alayım...
- O güne yer yok, isterseniz şu güne vereyim.

Bismillah! Satışa çıktığının ertesi günü, çoğu filmin gündüz seanslarının biletleri tükenivermişti... Neyse, Che 1 ve Che 2 ile 9 filmlerine yer buldum. Festival zamanı sevgili arkadaşım Şule Uslutekin de işi çıktığı için Cherie (Aşkım) ve Whatever Works (Kim Kiminle Nerde) filmlerine aldığı biletleri bana verdi. Keyfime diyecek yoktu. Festivalin bitimine yakın Emek Sineması'nın fuayesinde sürekli dönen trailer'ını beğendiğim için (aslında Mads Mikkelsen'i de beğendiğim için) Valhalla Rising (Cennetin Kapısında) filmine de bilet aldım. Böylece Filmekimi boyunca 6 film görme fırsatım oldu.
Filmlerle ilgili yazacak çok şey var. Ama önce genel olarak Filmekimi izlenimlerim:

* Filmekimi harika bir etkinlik, süper bir program hazırlamışlar. Devamını diliyorum.

* Bu sene biletler çok çabuk tükenmiş, İKSV'nin görevlisi olan kızlar, bilet satışında epey curcuna yaşandığını ve çok yorulduklarını anlattı.

* Emek Sineması'nı seviyorum ama o rutubet kokusuna bir çare bulsunlar artık...

* Bu sene bazı gösterimler GMall'da Cinebonus'ta yapıldı. Sinema güzel, yer merkezi, güvenlik falan da var. Bence orada daha fazla gösterim yapılmalı.

* Emek Sineması'nın çıkış kapısının yer aldığı sokaktaki barlar, sokağa masa atarak pek akıllıca bir iş yapmamışlar, sinemanın kapasitesinin 800 kişi olduğunu ve 3 saatte bir salonun o daracık sokakta bira içen insanların üzerine boşaldığını düşünün...

* Filmekimi'ndeki filmlerle ilgili Ekşi Sözlük'te yazılanları okuyunca, henüz okulu açılmayan ya da tatil rehavetini üstünden atamayan üniversitelilerin gündüz seanslarına hücum ettiğini öğrendim. Tamam da, bari filmlere b*k atmasınlar... Ekşi Sözlük okuyanlar da, yazanlar sinemadan anlıyor da bir laf ediyor sanacak.

* İstanbul'a bu yıl fazladan 2 milyon insan daha gelmiş gibi. Ekim ayı boyunca hava da güzel olduğundan Beyoğlu'nda iğne atsanız yere düşmüyor.

* Soderbergh'in bir değer filmi olan The Informant! (İspiyoncu)'ya ne yaptıysam yer bulamadım; festivalin en çok konuşulan filmlerinden biri olan Zamanın Tozu'na da başrolde çok beğendiğim Willem Dafoe oynamasına rağmen bilet almadım. Geçen senelerde bir Angelopulos filminde boğulacak gibi olmuştum. Yine aynısı olur diye korktum, Angelopulos pek bana göre değil...

1 yorum:

Ayşe Şakarcan dedi ki...

Ahh şimdi nasıl da kötü hissettim kendimi. Filmekimi'nde bu sene gidebildiğim film sayısı 0. Neyse çoğu vizyona girecekmiş sanırım, artık telafi etmeye çalışırız...

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails